Yazın ortası sayılabilecek bir temmuz öğleden sonrası yola çıkıyoruz Silivri'den, ilk hedef Çanakkale üzeri Balıkesir Edremit Altınoluk, ama orda durmak yok sahil boyunca denizi sağ yanımıza alıp İzmir Çeşme Alaçatı yapacağız. 15 temmuz 2016 başarısız darbe girişimi sonras ı hangi radyo kanalını açsak gözaltına alınan geçmişteki önemli kişiler anlatılıyor. Ben Dr. Sönmez Güdücüoğlu olarak düşünüyorumda bir Türk değilde uzaklardan bir yabancı olarak kendimize baktığınızda göreceğimiz geri kalmışlığa aldırmadan yolumuza devam ediyormuşuz meğersem, yollarda arabalar hiçbirşey olmamış gibi seyrediyor. Vazgeçilmez mola yerimiz Tekirdağ girişinde Özcanlar köftecisinde duruyoruz, akşama yetecek kadar beslendikten sonra Keşan'a giden dağ yollarına sürüyoruz aracımızı, sağımızda saroz körfezi, solumuzda Çanakkale boğazı derken Eceabat Kilitbahir'de Gestaş feribotunda soluk alıyoruz. İstisnasız rüzgarlı boğaz sularını aştığımızda vapur sonrası 100 metre ilerde sergilenen tarihi sahra topunun arkadındaki fırın cafe'den sıcak simit alıyoruz. Artık sağ arkamızda kaldı kaz dağlarının ormak kokusunu alabilmek için tavan camını açıyoruz, virajlı yolların ardından aşağıda ege denizi görünüyor, Çanakkale'nin son ilçesi Küçükkuyu sahil boyunca dizilmiş yerleşim üniteleri ve dükkanlardan oluşuyor, birkaç dakika sonra mavi bayraklı denizi ile karşımızda Altınoluk. Kaz dağlarının eteklerindeki vadiye tutunmuş küçük bir köyden temel alan ve girişimci mütaahütlerce genişletilip yığma bir şehir haline gelen, 3 aylık yaz döneminde yüzbinlerce nufusu ağırlayıp okullar açılınca sokak lambaları bile yanmayan ıssızlığa bütünen bir tatil beldesi.
Dr. Ercüment Sönmez Güdücüoğlu